Türkiye ekonomisinin aktörleri, üretimden gelen güçlerini finansal zorluklara karşı koruma altına almaya çalışıyor. Bu kapsamda İhracata başlamak ve global piyasa oyuncusu olmak hiç olmadığı kadar KOBİ ve girişimcişerin gündeminde. Döviz kurlarını fırsata çevirmek isteyen şirketler dünyayı karış karış dolaşıp yeni pazarlar arıyor. Bu kapsamda devlet desteklerin de güncellemeler var. Zira, dış pazarlara girmek firmalara avantaj sağladığı kadar rekabet, finans problemleri gibi engeller ve tehditler de içeriyor. Buradaki asıl ölçüt firmalara yüksek teknolojili ve katma değerli ürünler ihraç etmelerini sağlamak.
Burada bazı yeni değişikliklerden söz etmek istiyorum. Örneğin Türk Ticaret Kanunu’nun 124 üncü maddesinde belirtilen sınai veya ticari firmaların yapısının limited, anonim, kollektif, komandit olması gerekli. Şahıs firması isenız artık desteklerden yararlanamazsınız. Yine İlgili firmanın faaliyet gösterdiği sektörlerle ilgili ihracatçı birliğine üye olunması zorunlu hale geldi. Bir diğer önemli konu destek başvuru süreçleri ile ilgili. Firmaların; belgelerini elektronik imzalayarak Kayıtlı Elektronik Posta (KEP) adresi üzerinden yapması gerekiyor. Firmanın ihracatı artırmak amacıyla hedeflerinin netleştirmiş ve yol haritasını belirlemiş olması önemli. Sadece destek almak için yapılacak başvurular firmaya fayda sağlamıyor.
Ve son olarak desteklerin ödeme esaslı olduğunu tekrar hatırlatmak isterim. Harcamaların öncelikle firma tarafından yapılması gerekmekte, ödeme sonrası destek başvurularının yapılacağı dikkate alınmalı. Özetle Sağlanan teşvik ve desteklerde temel amaç ihracatta karşılaşılan sorunları en aza indirmek ve işletmeleri ihracata teşvik etmek. Dolayısı ile ekonomik büyümede ihracat ne kadar önemlisi ise ihracatta da teşvik ve destekler o kadar önemli. Her ne kadar teşvikler ile ihracat arttırılmaya çalışılsa da, dış pazarlarda hayatta kalabilmesi için süreklilik de önemli. Firmaların devlet destekleri konusunda yeterince bilgi sahibi olması ve destekleri verimli kullanması oldukça önemli.